Türkiye yüzyıllar boyunca çeşitli büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir ülke olarak önemli bir dünya kültür ve tarih miras zenginliğine sahip. Sizin için Türkiye’nin 7 bölgesinden 7 farklı tarihi eser seçtik. Her bir bölgedeki bu tarihi eserleri ziyaret ederek hem ülkenin bütün bölgelerini ziyaret etmiş hem de Türkiye’de kurulmuş bütün eski medeniyetleri yakından tanımış olacaksınız.
Ayasofya, İstanbul
Marmara Bölgesi denince akla gelen ilk şehir elbette ki İstanbul. Yüzyıllar boyunca birçok imparatorluğa başkentlik yapmış, tarihi eserleri ile göz dolduran İstanbul’un her bir köşesini tamamen keşfetmek uzun bir sürenizi alabilir.
Fakat, şehirde mutlaka görmeniz gereken bir yer var ki, İstanbul’u ziyaret edip de bu tarihi eserin karşısında büyülenmemek mümkün değil. O da Ayasofya’nın ta kendisi.
Şu anda bir müze olarak ziyaret edilebilen tarihi eser, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında inşa ettirilmiş. İlk olarak bazilika planlı bir katedral olarak planlanan yapı, 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür.
İsminin anlamı Eski Yunanca’dan gelmektedir ve “kutsal bilgelik” anlamına gelmektedir. Hristiyanlığın temel inanç taşlarından biridir.
Döneminde eşsiz bir mühendislik harikası ve mimarlık ile inşa ettirilmiş olan yapı, döneminin en büyük binasıdır. Bizans mimarisinin tepe noktası olarak görülen yapının dünya mimarisine damga vurduğu söylenebillir.
1453’te kiliseden camiye dönüştürülmesine rağmen Fatih Sultan Mehmet’in emriyle mozaikler tahrip edilmemiş, ince bir sıvayla kapanmış ve bu sayede de doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. Yıllar içerisinde bölgede gerçekleşen depremlerden dolayı zarar görse de, mozaikleri ve genel yapısı birkaç kere yenilenerek sağlamlaştırılmıştır.
Kış döneminde Pazartesi günleri kapalı olan müze, diğer günlerde ve yılın geri kalanında her gün ziyarete açıktır. Ayasofya kış döneminde saat 9-18 arasında, yaz döneminde 9-19 arasında ziyaret edilebilir. Müzenin giriş ücreti 60 TL olup müzeyi Müzekart ile ücretsiz ziyaret edebilirsiniz.
Efes, İzmir
Ege bölgesi denince uluslararası üne sahip bir bölge akla geliyor. İyonya egemenliğinin şehirlerinden biri olan ve İzmir’de gezilecek yerlerin başında gelen Efes Antik Kenti, günümüzde modern Selçuk ilçesine bağlıdır.
Antik Dünya’nın Yedi Harikasından biri seçilen Artemis Tapınağı’na yakınlığınla ün kazanmış olan şehirde ayrıca Celsus Kütüphanesi ve 25.000 kişilik kapasiteye sahip bir amfitiyatro da bulunuyor.
Goth kavmi tarafından 263 yılında talan edilen şehir, her ne kadar daha sonrasında yenilense de, eski liman şehri olma özelliğini ve ticari zenginliğini kaybetmiştir. Şehrin gücünü bölgede sık sık yaşanan depremler de giderek azaltmıştır.
Şehir Kuşadası’na özel araçla 22 dakika ve Adnan Menderes Havalimanı’na da 50 dakika uzaklıktadır.
Efes Antik Kenti kış döneminde saat 8.30-19 arasında, yaz döneminde 8-19 arasında ziyaret edilebilir. Müzenin giriş ücreti 60 TL olup müzeyi Müzekart ile ücretsiz ziyaret edebilirsiniz.
Aspendos Tiyatrosu
Akdeniz bölgesinde görülmesi gereken tarihi eserler sayısızdır. Fakat Antalya şehrine bağlı Aspendos tiyatrosu her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği ve antik çağlardan bugüne kadar nispeten hiç zarar görmeden korunabilmiş bir yapıdır.
155 yılında Yunan mimar Zenon tarafından inşa edilen tiyatro 12.000 kişilik kapasiteye sahiptir. Tiyatro, bölgedeki aynı isimdeki antik şehre aittir.
Tarihi yapı 13. yüzyılda bölgede hakimiyet süren Anadolu Selçuklu devleti tarafından yenilenerek kervansaray olarak kullanılmıştır.
Giriş ücreti 35 TL olan Antalya Aspendos Örenyeri Müzekart ile ücretsiz ziyaret edilebilir. Örenyeri yaz döneminde 8-19.30 arası; kış döneminde ise 8-17.30 arasında ziyarete açıktır.
Tiyatroda her sene Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali de düzenlenmektedir.
Nemrut Dağı Milli Parkı
2134 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı’nın tepesinde Kommagene Krallığı tarafından MS 62’de inşa ettirilmiş onlarca antik heykel, dönemin imkanlarını aşan bir mühendislik harikası ve mimari bir başarı. Nemrut Dağı Milli Parkı da her daim Türkiye’de en çok ziyaret edilen yerlerden biri olmayı sürdürüyor.
Adıyaman şehir merkezine 87 km. uzaklıkta bulunan ören yeri, Kahta ilçesi yakınlarında bulunuyor. Dağ, Adıyaman Havaalanı’na ise 66 km uzaklıktadır.
Milli Park, Nisan ayından itibaren Ekim sonuna kadar turist akınına uğruyor. Milli Park’a özel araçlarla ulaşım sağlayabileceğiniz gibi çeşitli tur şirketleriyle anlaşarak rehberli turlara da katılabilirsiniz.
Ani Harabeleri
Yükselen Kars turizmiyle beraber gittikçe değeri daha çok anlaşılan Doğu Anadolu’nun en önemli tarihi eserlerinden biri. Orta Çağ’ın Ermeni şehirlerinden birine ait olan antik kent “1001 kiliseli şehir” olarak da anılıyormuş.
Çeşitli ticaret yollarının üzerinde bulunan şehir, döneminin en gelişmiş dini ve ticari merkezlerinden biriydi. Moğollar tarafından 1236 senesinde harap edilen şehir, 1319 depreminde de ciddi zarar görmüştür.
10 TL giriş ücreti olan Ani Örenyeri yılın her günü açıktır. Ani Harabeleri yaz döneminde 8-19 arasında; kış döneminde ise 8-17 arasında ziyaret edilebilir.
Sümela Manastırı
Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Rum Ortodoks Manastırı, Meryem Ana’ya adanmıştır. Kuzey Anadolu Dağları’na bağlı Karadağ’da bulunmaktadır.
Sümela, “üçleme” anlamına gelmektedir.
Trabzon’un en önemli turistik ve tarihi alanlarından biri olan manastır dağ içine inşa edilmiş bir yapı olarak Türkiye’nin en önemli mimari ve mühendislik harikalarından biri. Zaman zaman manastır ziyarete kapatılarak renove edilmektedir, haliyle ziyaret etmeye karar vermeden önce müzenin durumuyla ilgili ayrıntılı bilgi almak çok önemli.
Sümela Manastırı’nın giriş ücreti 25 TL olup Müzekart ile ücretsiz ziyaret edilebilir.
Çatalhöyük Neolitik Antik Kenti
Konya’nın Çumra ilçesi sınırlarında bulunan antik kentin milattan önce yaklaşık 7500 ve 5700 yılları arasında faaliyet gösterdiği düşünülmektedir. Dünyanın en önemli arkeolojik alanlarından biri olan Çatalhöyük, döneminin en kalabalık şehirlerinden biriydi.
Konya Ovası’na bakan şehir aynı zamanda eski bir volkan dağı olan Hasan Dağı yamaçlarında kurulmuştur.
Höyük, kelime anlamı olarak toprak yığını, tepecik anlamına gelmektedir. Tümülüs olarak da adlandırılan bu tepeler genel olarak anıt mezar olarak kullanılmıştır. Çatalhöyük’teki evlerin birçoğunun içerisinde de “ölülerle beraber yaşamın” temel alındığı görülmektedir. Çatalhöyük’teki evlerin kapısı çatılarında bulunmaktadır ve tüm evler birbirlerine birleşik olacak şekilde inşa edilmiştir.
Çatalhöyük Antik Kenti, Konya şehir merkezine özel araçla 51 dakika uzaklıktadır.
Ücretsiz giriş yapabileceğiniz antik kent, yaz döneminde 9-18.40; kış döneminde ise 9-17 arasında ziyaret edilebilir.
İlk Yorumu Sen Yap