Kablosuz iletişim teknolojisi tabiri kulağımıza 2000’li yıllara ait gibi geliyor olsa da, aslında temelleri 1900’lü yılların başlarına dayanıyor: Her şey 12 Aralık 1901 tarihinde, İtalyan bilim adamı Guglielmo Marconi’nin Atlantik ötesi ilk radyo sinyalini göndermesiyle başlıyor. Marconi’nin İngiltere’den Kanada’nın Newfoundland bölgesine gönderdiği mesajdan bu yana, hayatımızın her alanına giren kablosuz teknolojiye kısa bir bakış atıyoruz.
Kızılötesi
Hayatımıza cep telefonu ile girdiği düşünülse de aslında uzaktan kumandalarımızdan küçükken ördek avladığımız oyundaki tabancaya kadar hepsi kızılötesi iletişimi kullanıyordu. Hangimiz kızılötesini açıp, arkadaşımızın telefonuyla neredeyse bütünleştirdikten sonra şarkı paylaşmadık ki?
Bluetooth
İnsanoğlunun giderek artan hız ihtiyacıyla neredeyse her alanda yerini alan Bluetooth teknolojisi, kısa mesafe transferlerde adeta kurtarıcı oldu. Kızılötesinde olduğu gibi veri aktarımı sırasında cihazların doğrultusu bozulduğunda iletişimi koparmayan bluetooth sayesinde fotoğraflarımızı, videolarımızı saniyeler içerisinde gönderdik, mouselarımızı kablo derdinden kurtardık.
Wi-Fi
Adını Hi-Fi (High Fidelty) ses sistemlerinden küçük bir kelime oyunu ile alan Wi-Fi (Wireless Fidelity) teknolojisi, alıcı ve verici olan iki cihazın yine radyo dalgaları üzerinden iletişime geçmelerini sağlıyor. Bluetooth’dan çok daha yüksek mesafelere, çok daha hızlı veri aktarımı yapabilen Wi-Fi teknolojisi binalardan sokaklara taşınalı çok oldu. Akıllı evlerden akıllı ampüllere, hatta akıllı tost makinelerine kadar uzanan Wi-Fi ağları, çok yakın zamanda dünyamızı tamamen ele geçirebilir.
İlk Yorumu Sen Yap