Hukuka aykırı olarak elde edilmiş ses, görüntü kayıtlarının yayınlanması suç teşkil eder mi?
(Does broadcasting recorded illegally audio and video constitute a crime?)
A. Giriş
Günümüzde teknolojinin ne boyutlara ulaştığı aşikârdır. Hepimizin sürekli yanında taşıdığı telefonlar dahi artık yalnızca bir telefon olmanın çok daha ötesinde ses ve görüntü kaydetme gibi çeşitli fonksiyonlara sahiptir. Bunun yanında bir de bu telefonların internet üzerindeki sosyal ağların kullanımı için de bir araç olduğu düşünülürse kaydedilen ses ya da görüntünün yayınlanması da aynı şekilde kolayca mümkündür. Bunun gibi daha nice teknolojik imkânlar sayesinde artık yasa dışı yollarla ses ve görüntüleri kaydetme işlemi oldukça kolay bir hal almıştır. İşte bu noktada hukuka aykırı olarak elde edilen ses ve görüntü kayıtlarının yayınlanması eylemi kişilik haklarının korunması ilkesi yönünden ve hukuki açıdan sık karşılaşılan ve tartışılan bir konudur.
B. Kapsam ve Hukuki Dayanak:
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. madde 1. fıkrasında özel hayata, aile hayatına, konuta ve haberleşmeye saygı hakkı düzenlenmiştir. Maddenin ilk fıkrasında teminat altına alınan bu hakkın ikinci fıkrada da hangi hallerde kamu otoritesi ile sınırlandırılabileceği açıklanmıştır.
Anayasamızın “Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması” üst başlığı ve “Özel Hayatın Gizliliği” başlığı altında düzenlenen 20. maddesinde herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulmayacağı ve “Haberleşme Hürriyeti” başlığı altında düzenlenen 22. maddesinde de herkesin haberleşme hürriyetine sahip olduğu, haberleşmenin gizliliğinin esas olduğu sarih bir şekilde belirtilmiştir.
Anayasa ve AİHS’ de teminat altına alınan bu hak ve özgürlüklerin korunması için, Türk Ceza Kanunu’nun 9. Bölümü’nde “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında hukuka aykırı olarak elde edilmiş ses, görüntü kayıtlarının yayınlanması konusunda aşağıda incelenecek olan “Haberleşmenin Gizliliğini İhlal”, “Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması” ve “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal” şeklinde ilgili üç suç tipi düzenlenmiştir. Ayrıca bu hak, Türk Medeni Kanunu’nun 24. ila 25. maddeleri ile de koruma altına alınmış; Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde de kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda uygulanacak müeyyide belirlenmiştir.
C. İlgili Suç Tipleri:
1) Haberleşmenin Gizliliğini İhlal (TCK m. 133)
- (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
Haberleşme en az iki kişi arasında arada bir araç kullanmak suretiyle gerçekleşen iletişim sürecini ifade eder. Türk Ceza Kanunu‘nun 132. maddesi uyarınca haberleşme dokunulmazlığını koruyan bu hükmün kapsamı için haberleşme içeriğinin bir sır içermesi aranmasa da belirli bir kişiye izafe edilebilmesi gereklidir. Gizliliği ihlal edilen haberleşmenin içeriğinin ses veya görüntü kaydına alınması konuşmanın ses kayıt cihazı ile tespiti biçiminde olabileceği gibi mektubun bir kopyasının yapılması ve hatta mektup içeriğinin ses veya görüntü kaydına alınması biçiminde de olabilir. - Haberleşme içeriğini öğrenen kişi ayrıca bunu başkalarına da yaymış ise burada maddenin ikinci fıkrasındaki suç oluşacaktır.
- (2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Haberleşmeye taraf olan kişinin bu haberleşmenin içeriğini açıklaması maddenin üçüncü fıkrasındaki kapsama girer. - (3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur
2) Kişiler Arasındaki Konuşmaların Kayda Alınması (TCK m.134)
Türk Ceza Kanunun 133. maddesinde ilk iki fıkrasında haberleşmenin dinlenilmesi ve kayıt altına alma eylemi düzenlenmiştir.
- (1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır
- (2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Maddenin 3. fıkrası uyarınca da kişiler arasındaki konuşmaların kaydedilmesi ve bunların ifşa edilmesi eylemi düzenlenmiştir. - (3) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve dörtbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
Burada üzerinde durulması gereken aleniyet kavramıdır. Aleni olmayan bir konuşmadan kasıt genele yönelik olmayan ve sınırlı bir kişi çevresi dışına çıkmayan düşünce açıklamasıdır.
3) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal (TCK m. 135)
- (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
Bu madde kapsamında kişilerin özel hayatlarının gizliliğinin ihlal edilmesi suç sayılmış ve ihlalin “görüntü veya seslerin kayda alınması yoluyla” gerçekleşmesi suçun nitelikli hali olarak öngörülmüştür. - (2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
İhlal edilen özel hayata ilişkin ses ve görüntünün ifşa edilmesi aynı maddenin ikinci fıkrası kapsamında ayrı bir suç tipi olarak ele alınmış ve bağımsız bir cezalandırma yoluna gidilmiştir.
D. Basın Özgürlüğü:
Basın, demokratik bir toplumun başat organlarından birisidir. Basın özgürlüğü, bütün demokratik ülkelerde temel özgürlükler arasında yer alır. Basın özgürlüğünün önemli bir boyutu gazetecilerin kamuyu ilgilendiren olayları takip edip haber haline getirme hakkıdır. Gazetecilerin bunu yaptıkları için baskı altına alınmaması, kınanmaması, haber kaynaklarını açıklamaya zorlanmaması, taciz edilmemesi gerekir. Gazetecilerin serbestçe mesleğini icra edebilmesi aynı zamanda toplumun ne olup bittiğinden haberdar olması için de gereklidir, zira vatandaşların kamusal iş ve işleyişlerden haberdar olma hakkı vardır.
Bilindiği üzere AİHM içtihatlarında demokratik ülkelerde basın özgürlüğü ile ilgili gözetilmesi gereken ilkeler belirtilmiştir. Şöyle ki; demokratik toplumlarda basının çok önemli bir göreve sahip olduğu ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi vermekle yükümlü olduğu, halkın ise bilgi alma hakkının bulunduğu, basın özgürlüğünün belirli bir ölçüde abartmayı hatta tahriki de içerdiği, kamu çıkarını ilgilendiren konularda bu özgürlüğün sınırlandırılmasının ancak çok istisnai olarak kabul edilebileceği altı çizilerek vurgulanmıştır.
Peki hukuka aykırı olarak elde edilmiş bir ses veya görüntü kaydının basın yoluyla yayınlanması durumunda bu; toplumun bilgi edinme hakkı kapsamında mı değerlendirilecektir, yoksa özgürlük sınırı aşılmış mı sayılacaktır? Yani bireylerin özel yaşamları ile kişilik hakları karşısında halkın bilgi alma hakkını ve medyanın bilgi verme yükümlülüğü yer aldığında denge nasıl gözetilecektir? Aşağıda kısaca değinilecek olan üç AİHM kararı bu meseleye ışık tutması açısından önemlidir:
1. Radio Twist Kararı (Slovakya, 2006)
Bu kararda, Radio Twist adlı Slovakya’da çok dinlenen bir radyo istasyonunda Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Bay K ile Adalet Bakanı Yardımcısı Bay D arasında geçen ve yasal olmayan yollarla elde edilen bir telefon konuşmasının yayınlanması söz konusudur. Bu gizli konuşmanın konusu, devlet tarafından kontrol edilen büyük sigorta şirketi yönetim kurulu üyelerinin Slovak Ulusal Partisi’ne yakın polisler tarafından binadan dışarı atılması ve yerlerine Slovak Ulusal Partisi’ne mensup kişilerin getirilmesidir. Hatta konuşanlardan Adalet Bakanı Yardımcısı Bay D, daha sonra anayasa mahkemesi üyeliğine seçilmiştir.
Konuşmanın yayınlanmasından sonra Bay D, Radyo Twist’e dava açmış, telefon konuşmasının hukuka aykırı bir biçimde elde edildiğini, Radyo Twist’in bu konuşmayı yayınlamakla kişilik haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Slovak yargısı Bay D’yi haklı bulmuş ve Radyo Twist’i tazminata ve yazılı özür dilemeye hükmetmiştir. Radyo Twist bu karara karşı AİHM’ye başvurarak; haber verme hakkının ve dolayısıyla ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür. AİHM’ye verdiği savunmada Slovak Hükümeti, ses kaydının hukuka aykırı olduğunu iletişimin ve özel yaşamın gizliliğini ihlal ettiğini, gazetecilik ahlakına aykırı olduğunu belirtmiştir.
AİHM kararında, öncelikle konuşmanın yayınlanmasının özel yaşamı ihlal ettiği görüşünü reddetmiş ve siyasal nitelik taşıyan iki politikacı arasındaki bir konuşmanın özel yaşama girmediğini belirtmiştir.
Bunun yanında AİHM, devlete ait kuruluşların işletilmesi ve özelleştirilmesinin kamuoyunu ilgilendiren bir konu olduğunu belirtmiş, bu nedenle kamu yararının ve kamunun bilgi edinme hakkının gözetilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Son olarak AİHM, mahkeme kararlarının temelini oluşturan telefon konuşmasının hukuka aykırı bir biçimde elde edilmesi üzerinde durmuştur. Radyo Twist’in ses kaydından sorumlu olmadığını, ses kayıtlarının doğru olmayan ya da çarpıtılmış bir bilgi içermediğini dolayısıyla D’nin kişilik haklarının zarar görmediğini, D’nin sonradan Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesinin de bunu doğruladığını belirtirmiştir. Bütün bu nedenlerle Radyo Twist’e verilen cezanın demokratik bir toplumun gerekleriyle bağdaşmadığı ve Sözleşme’nin 10 maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
2. Bladet Tromso Kararı (Norveç, 1999)
Bu kararda, hükümetin kurduğu bir komisyon tarafından yazılan bir gizli raporun gazetede yayınlanması söz konusudur. Norveçli balıkçılar bu raporun yayımlanmasıyla kişilik haklarının ihlal edildiğini ileri sürerler ve gazete mahkûm olmuştur.
AİHM bu kararında özellikle kamuoyunu ilgilendiren konulardan ifade özgürlüğünün daha geniş tutulması, sınırlandırılmaması gerektiği üzerinde durmuş ve toplumu ilgilendiren konularda halkın bilgilendirilmesindeki çıkarın balıkçıların kişilik haklarının korunmasından daha önemli olduğu sonucuna varmıştır. Norveç mahkemesinin verdiği, gazeteyle ilgili mahkûmiyetin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir.
3. Fressoz ve Roire Kararı (Fransa, 1999)
Bu kararda ünlü Fransız mizah dergisi Le Canard Enchainé, Peugeot otomobil şirketi başkanının gizli vergi kayıtlarını bir şekilde ele geçirmesiyle, işçilerin zam talepleri reddedilirken şirketin başkanının maaşına % 45 zam yapıldığını belirten bir yazı yayımlaması söz konusudur. Açılan davada söz konusu mizah dergisi mahkûm olmuştur. AİHM büyük bir şirketin yönetiminin kamuoyunu ilgilendiren bir konu olduğunu, bir kişinin gelirinin açıklanmasının özel yaşama müdahale olarak görülemeyeceğini, belgelerin gizliliğini korumak gazetecilerin değil vergi makamlarının sorumluluğuna girdiğini, dolayısıyla gazetecilere uygulanan yaptırım ile demokratik bir toplumda basın özgürlüğünün korunması arasında orantı bulunmadığı gerekçeleriyle gazetecilerin ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
E. Sonuç ve Görüşümüz:
Hukuka aykırı olarak elde edilmiş ses, görüntü kayıtlarının yayınlanması kişilik haklarının ihlali sonucunu doğurur ve Ceza Kanunu’nda ilgili suç tiplerine bakıldığında açıkça anlaşılmaktadır ki söz konusu eylem suç teşkil eder. Fakat AİHM içtihatları doğrultusunda, söz konusu eylem basın ve haber verme kapsamında işlenildiği takdirde, hukuka aykırı elde edilmiş kayıtlar söz konusu olsa bile, kamuoyunu ilgilendiren bir konu olması halinde kamunun bilgi edinme hakkı ve basının bilgi verme yükümlülüğü göz önünde tutulmalı ve eylem basın özgürlüğü kapsamında ele alınmalıdır.
İlk Yorumu Sen Yap