Her gün yeni insanlarla tanışırken bizi, diğerlerinden ayıracak ya da yanımızdaki insanı bizim için önemli olduğunu göreceğimiz, işiteceğimiz ve hissedeceğimiz özelliği ne olabilir ki! Tabi ki umursanmak. Diğer bir deyişle önemli ve değerli olduğunu hissetmek veya hissettirmek.
Bu da gerçek duyguları göstererek olabilir. Güc oyunları yaparak, akıl karıştırıp bulandırarak olmaz. Duyguların en güzeli ve kalitelisi verdiğimizi alabilmektir ya da bize verileni dönüştürebilmek.
Nasıl oluyor da bir insan onu yürekten sevip, kendisine hakettiğinden bile daha fazla değer verenleri yok sayabiliyor? Ve en şaşırtıcı olanı; bu umursamazlık nasıl oluyor da zaman zaman ona ‘zafer‘ olarak geri dönebiliyor?
‘Bir kişiyi umursamak nedir’ diye kendime sorduğumda, ilk aklıma gelen kavram ‘önemsemek’ oluyor. Veya aldırış etmek… Önemseyip değer verdiğin kişinin ne hissettiğini hissetmek, onu olduğu gibi kabul edip, daha iyisi için birlikte adım atmak gibi şeyler…
Bilinçaltı bizi yanıltabiliyor çünkü bilinçaltı sadece söyleneni olduğu gibi alır. Doğrusu, eğrisi, yanlışı yok. Söylediğin her sözü bilinçaltı değiştirmeden alır ve kaydeder tıpkı bir ses kayıt cihazı gibi. Sonra da gerçekmiş gibi oyunlar oynar. Tıpkı bildiğimiz şeyleri reddederken ‘umursamıyor aslında umursamayan insanlar daha çok umursar’ gibi.
Bilinçaltı ve bebeklikten başlayarak bulunduğumuz ortamda gördüklerimiz, işittiklerimiz ve hissettirilenler, davranışlarımız ve sürekli aynı davranışlarla oluşan kalıplari, alışkanlıklari meydana getirir…
insan sevdiğine sevdiğini hissettirecek, gururun fazlası hicbir zaman haksızı haklı, güçsüzü güçlü yapmaz.
Bu konuya bu yazi kısa oldu ama simdilik idare eder.
Hoşçakalın.
Diğerlerinden Farkımız Nedir?

İlk Yorumu Sen Yap