Olay 1
1) Sanığın hükmü temyiz etmeyeceğini söylemesi: temyiz hakkından feragat etmek kanunda yer alan bir müessese değildir. CMK 260 da kimlerin başvuru yapacağı belirtiliyor. CMK 261 de de tek tek her bir süjenin başvuru hakından söz ediyor. Sanığın madde 260 da temyiz hakkından vazgeçtiği öngörülmüştür.
CMK madde 266 da başvurudan vazgeçmek ve etkisinde yapılmış olan bir başvurudan vazgeçmek söz konusudur. Savcı sanık bakımından başvurdu ise sanığın rızası gerekir. CMK da özellikle sanık lehine hususlarda kıyas vardır. Ceza hukukunda kıyas yoktur. Dolayısıyla 266/1 den hareketle kıyas yolu ile temyiz hakkından önceden feragatın da kabul edilebileceği savunulmuş. Temyiz başvurusunda bulunmamak ve temyiz hakkından feragat etmek bu yol ile mümkün görülebilir, duruşma tutanağna geçirildiği zaman bunun etkisi de vardır.
2) Zorunlu müdafiin tutumu: Normalde CMK 261 de avukatın temyiz yoluna başvurabileceği, sanığın açık arzusuna aykırı olmamak kaydıyla olabileceği öngörülmüş. CMK 266/3 e göre sanığın iradesine öncelik tanımak gerekir in istisnası öngörülüyor. Zorunlu müdafi de müdafiin iradesi geçerli sayılıyor. 17 yaşındaki sanığın temyiz etmeyeceğine ilişkin iradesine karşın müdafiin iradesi geçerli sayılacaktır. Hem sanığın yaşı hem de işlenilen suç dolayısıyla zorunlu müdafiilik söz konusudur CMK 150. Yani olaydaki sanık ile müdafii iradesi çelişiyor ise müdafiin iradesine öncelik verilmesi gerekiyor.
3) Suçtan zarar görenin başvurusu: İlk olarak bu kişinin temyize başvuru hakkı var mıdır, ona bakıyoruz. CMK 260/1 de kanuna göre katılan sıfatını almış bulunanlar, katılan olabilmek için başvurmuş ve başvurusu hakkında karar verilmemiş ya da başvurusu reddedilmiş, suçtan zarar görme durumuna göre katılan sıfatını alabilecek derecede suçtan zarar gören kişi ise temyize başvuru hakkı vardır. Madde 242 de katılanın kanun yoluna başvurabileceği öngörülmüştür, ayrıca ve açıkça.
CMUK un halen yürürlüğe ilişkin olan hükümlerinden madde 310 a göre başvurunun usulünü çıkarabiliyoruz. Hükmün tefhiminden itibaren bir hafta içerisinde zabıt katibine beyanda bulunacak vs, fax göndermek bu usule uymuyor. Geçersiz bir temyiz başvurusu söz konusudur.
Olay 2
Olayın ilk cümlesi ile ilgili olarak: müdafiin temyiz etme isteğini belirtmesi, uygulamada 'süre tutum dilekçesi’ adı verilen uygulamadır. Temyiz süresi içerisinde temyiz isteğini belirtiyor, gerekçeli karar açıklandıktan sonra da temyiz talebinin gerekçelerini ayrıca bildiriyor. Bu işlem hukuka uygundur.
İkinci cümle için: CMUK madde 314/1 e göre temyiz beyanında temyiz sebepleri ve gerekçe gösterilmemişse, dilekçenin süresi bitmesinden, gerekçeli karar verilmemişse gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 1 hafta içerisinde verilmişse layiha geçerlidir. Bu ekilde gerekçeli temyiz dilekçesini daha sonra vermesi mümkündür.
Üçüncü cümle: Tefhimden itibaren başlayan süre, hüküm sanığın yüzüne karşı tefhim edildi ise bundan itibaren 10 günlük süre zaten 10 gün değil 7 gündür. İkinci olarak, tefhim anında temyiz edeceğini söylediğinden ayrıca gerekçeli temyiz dilekçesi vermesi de CMUK madde 314 e göre mümkündür.
Dördüncü cümle: CMUK madde 314 / 2 ye göre beyanda temyiz sebeplerinin gösterilmesi temyiz incelemesinin önünde engel değildir. Dolayısıyla burada söylenen hukuka aykırıdır. CMUK madde 315 e göre Kanuni süre geçmişse, karar temyizi kabil değilse temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmişse , temyiz edenin buna bir hakkı yoksa (CMK 160) hüküm temyiz edilemez.
Son cümle: İlk derece mahkemesinin verdiği bir karar var. Yargıtay cumhuriyet başsavcısı, yalnızca Yargıtay ceza daireleri davaları hakkında temyize başvurabiliyor.
İlk Yorumu Sen Yap